07.12.2011

Karaçay-Malkarlılar kimdir?

Kafkas dağlarının en yüksek zirvesi Elbruz (Mingi Tav) ve çeavresindeki yüksek dağlık arazide yaşayan Karaçay-Malkarlılar, tarih boyunca Kafkasya’da hâkimiyet kuran Kimmer, İskit, Hun, Bulgar, Alan, Hazar, Kıpçak gibi proto-Türk, Hint-Avrupa (İran) ve eski Türk kavimleri ile çeşitli Kafkas halklarının etnik ve sosyo-kültürel bütünleşmesinden ortaya çıkmış bir Kafkasya halkıdır.
COĞRAFİ YAPI
Karaçay-Malkar halkının yaşadığı bölge doğuda Çerek Irmağı’nın kaynak havzasından batıda Laba Irmağı’nın kaynak havzasına kadar uzanan ve Kafkas Dağları’nın en sarp ve yüksek bölümünü meydana getiren dağlık arazidir.

Karaçaylılar ve Malkarlılar birbirinden farklı etnik kökene, dile, kültüre ve tarihe sahip iki ayrı halk değil, aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan bir KAFKAS halkıdır. Karaçay ve Malkar adları bu boyun yaşadığı iki coğrafî bölgenin adlarıdır.
Karaçay-Malkar ülkesi, Kafkasya’nın Orta Kafkaslar olarak bilinen merkezî kısmında yer almaktadır. Yalnızca Kafkasya’nın değil, Avrupa’nın da en yüksek dağları Karaçay-Malkar toprakları içindedir. Bunların başlıcaları Mingi Tav (Elbruz 5.642 mt), Dıh Tav (5.203 mt), Koştan Tav (5.145 mt), Uşba,Dombay Ölgen gibi zirvelerdir.
Mingi Tav (Elbruz Dağı)
2.200 metreye kadar çam, ladin ve köknar ormanlarıyla kaplı olan Karaçay-Malkar dağlarının daha yukarı kısımlarında otlak ve çayırlar yer alır. 3.000 metreden yukarı kısımlar buzullarla kaplıdır. Bazı vadilerde buzulların 2.000 metreye kadar indiği görülür. Kafkasların en büyük buzulları olan Alibek, Amanavuz, Uzunkol, Ullukam, Tonguzorun, Azav, Bızıngı, Dıhsuv buzulları bu bölgede yer alır.
İyne Tav / Dombay - Karaçay
Kafkasya’nın en büyük ırmakları Mingi Tav (Elbruz) buzullarından doğmaktadır. Bunlardan Hurzuk, Ullu Kam ve Uçkulan ırmakları birleşerek Karaçay’ın Uçkulan köyü yakınlarında Koban (Kuban) adını almaktadır. Karaçay dağlarından doğan Duvut, Teberdi, Arhız, Morh, Zelençuk (İnçik), Laba, Urup ırmakları da Kuban Irmağı’nı beslemektedir. Biyçesın yaylasından doğan Hudes, Calankol, Amankol, İndiş, Mara ırmakları da Kuban Irmağı’na sağ taraftan (doğu yönünden) karışırlar.
Mingi Tav (Elbruz) buzullarından doğan Malka ve Bashan ırmakları, daha doğudan doğan Çegem, Holam-Bızıngı ve Çerek ırmakları ile beraber TerekIrmağı’na karışırlar. Karaçay’ın kuzeyindeki Biyçesın yaylasından doğan Kuma (Gum) Irmağı da Hazar denizine dökülür.
Karaçay-Malkar bölgesinin kuzeyindeki düzlüklerde Adigey-Kabardey-Abaza bölgeleri yer alır. Güney kısımları baştanbaşa Kafkas sıradağları ile kaplıdır ve dağların arkasında Abhazya ve Gürcü-Svanetya bölgeleri ile komşudurlar. Tonguzorun, Mahar, Kluhor, Morh, Sançar adlı dağ geçitleri Karaçay-Malkar’ı Abhazya ve Gürcü-Svanetya bölgelerine bağlar. Doğularında ise Osetya yer almaktadır.
Kendilerine Tavlu (Dağlı) adını veren Karaçay-Malkarlılar, ayrıca kendi aralarında kendilerini yaşadıkları vadilerin adlarına göre Karaçaylılar, Bashanlılar, Çegemliler, Holamlılar, Bızıngılılar ve Malkarlılar olarak çeşitli zümrelere ayırırlar. “Balkar” adı Bashan, Çegem, Holam, Bızıngı ve Malkar vadilerinde yaşayan dağlıları tek bir isim altında toplamak isteyen Sovyet yönetimi tarafından uydurulmuş sunî bir etnik isim ve millet adıdır. Karaçay-Malkarlılar ayrıca kendileri için Alan adını kullanır ve birbirlerine “Alan” diye hitap ederler.
AVRUPA VE RUS KAYNAKLARINDA KARAÇAY-MALKARLILAR
Karaçay-Malkarlılar günümüze gelene kadar Avrupa ve Rus kaynaklarında çok çeşitli adlarla anılmışlardır.
1404 yılında Kafkasya’da bulunan başpiskopos Johannes de Galonifontibus Karaçaylılara Kara Çerkesler adını vermiştir. 1635 yılında A.Lamberti de Karaçaylılara “Kara Çerkes” adını vermiştir. Tatarlar da Karaçaylılara “Kara Çerkes” adını verirlerdi

Karaçaylıları Alanlar veya Kara Çerkesler olarak gösteren bir harita

Karaçay-Malkarlılara kendi dillerinde Dağlı anlamına gelen Kuşha adını veren Kabardeyler onları yaşadıkları bölgelere göre “Karşaga Kuşha”, “Çegem(Şecem) Kuşha” ve “Balkar Kuşha” olarak adlandırırlardı.
19. yüzyıl sonlarında Rus literatüründe Karaçay-Malkarlılar için Gorskiy Tatar (Dağlı Tatar), Gortsı (Dağlı) ve “Dağlı Kabardeyler” adları kullanılırdı.
Kafkas halkları Karaçay-Malkarlılar için değişik etnik isimler kullanmaktadırlar.
Adigeler Karaçaylılar için Karaşey ve Kuşha, Abhazlar Akaraç, Abazalar Karça, Gürcü-Svanlar Mukrçay, Osetler Asi, Gürcü-Megreller Alaniadlarını kullanırlar. Gürcüler de onlara “Karaçioli” derler.
Malkarlılar için Gürcüler Basiyani, Gürcü-Svanlar Sabir, Abhazlar Azuho, Osetler Asson, Kabardeyler Balkar ve Kuşha adlarını kullanırlar.
Karaçay Halkının İsim Babası: Karça
Karaçaylılar Karaçay adının efsanevî cedleri Karça’nın adından geldiğine inanmaktadırlar. Halk arasında yaşayan efsaneye göre, Elbruz Dağı’nın doğusundaki Bashan vadisinde yaşamakta olan Karça, burada savaşmak zorunda kaldığı Kabardeylerin baskısı sonucunda, beraberindeki Adurhay,Budyan ve Navruz klanlarıyla birlikte Elbruz Dağı’nın batısında yer alan Kuban Irmağı’nın kaynak havzasındaki bölgeye, yani günümüzdeki Karaçay topraklarına göç eder. Karça’nın kabilesine Abazalardan Tram, Megrellerden Hubiy, Svanlardan Özden ve Kırım’dan Botaş soyları da katılmıştır. Bu arada, savaştıkları Kabardey prensleriyle aralarında kan davasının sürmemesi için, Kabardeylerin Tohçuk (Dohşuk) ve Tambiy sülâlesinden iki delikanlı Kafkas geleneklerine uygun olarak Karça’nın kabilesine katılırlar. Bunların soyundan Karaçay’da iki büyük soy ortaya çıkar. Karça adı zamanla değişerek Karaçay şeklini alır.
Karaçaylılar Elbruz Dağı’nın batı eteklerinde, Kuban Irmağı’nın kaynak havzasında yer alan Hurzuk, Uçkulan, Kart Curt köyleri ile, daha batıdaki Duvut, Teberdi, Morh, Ishavat, Urup, Laba ırmaklarının yukarı kısımlarında yer alan köylerde yaşarlar. Mara, Cögetey, Zelençuk vadilerinde de Karaçay köyleri yer almaktadır.
Karaçay Köyleri
Malkarlılar Elbruz Dağı’nın doğu eteklerindeki Bashan vadisi ile daha doğuya doğru yer alan Çegem, Holam-Bızıngı ve Malkar (Çerek) vadilerinin yukarı kısımları ile Köndelen, Aksuv, Hasaniya, Kaşha Tav, Karasuv, Gerpegej köylerinde yaşamaktadırlar.
Malkar Köyleri
Karaçaylılar hakkında Avrupa kaynaklarındaki ilk bilgiler 1404 yılında Kafkasya’da bulunan Johannes de Galonifontibus’un notlarıdır. Galonifontibus “Kara Çerkesler” adını verdiği Karaçaylılar hakkında şu bilgileri verir:
“Çerkesya ya da Zikia adı verilen ülke, Karadeniz’in arkasındaki dağların eteklerinde uzanır. Burada iki değişik halk yaşar. Yüksek dağların üzerindeki vadilerde yaşayan halk Kara Çerkesler’dir. Aşağılarda deniz kenarında yaşayanlar ise Beyaz Çerkesler’dir. Kara Çerkesleri hiç kimse ziyaret etmez. Onlar da tuz ihtiyaçlarını karşılamanın dışında dağlarını asla terketmezler. Kara Çerkeslerin kendilerine özgü bir dilleri vardır”.
1635-1653 yıllarında Kafkasya’da bulunan İtalyan misyoner A.Lamberti Karaçaylılar için şunları yazmaktadır:
“Kafkas’ın kuzey eteklerinde Karaçaylılar (Karaçioli’ler) ya da Kara Çerkesler adı verilen halk yaşar. Onlara bu ad yaşadıkları dağlarda gök daima bulutlu ve karanlık olduğundan verilmiştir. Dilleri Türk dilidir, fakat hızlı konuştuklarında anlamak zordur. Beni hayrete düşüren şey, bu kadar garip dilleri konuşan çeşitli milletlerin ortasında Karaçaylılar Türk dilinin saflığını nasıl korumuşlardır? Kafkasların kuzeyinde eskiden Hun Türkleri yaşamışlardır. Karaçaylılar da Hunların bir dalıdır. Şimdiye kadar eski dillerini korumuşlardır”.
Karaçaylıları Karaçioli adıyla gösteren bir harita

1643 yılında Terek bölgesindeki Rus ordusu komutanı M.İ.Volinskiy yazdığı bir raporda “Malkar” köyleri ve Beştav (Pyatigorsk) yakınlarında yaşamakta olan “Karaçaylı Çerkesler” hakkında bilgi vermektedir.
19. yüzyıl başlarında Kafkasya ve Gürcistan’ı gezen Avrupalı bilimadamı J.Klaproth Karaçaylılarla ilgili şu bilgileri vermektedir:
“Adigeler (Çerkesler) bunlara Karşaga Kuşha derler. Tatarlar ise Kara Çerkes adını verirler. Onlar Kabardeylerden önce Kabardey’e yerleşmişlerdi. Karaçay adını beyleri Karça’nın adından alırlar. Mingi Tav dedikleri Elbruz Dağı’nın kuzey eteklerinde yaşarlar. Karaçaylılar Kafkasya’nın en güzel milletlerindendirler. Beyaz tenleri, siyah gözleri, belirgin güzel hatları ve mükemmel bir vücut yapıları vardır. Göçebe Tatar ve Nogaylar’da görülen basık suratlar, çekik gözler onlarda görülmez. Moğol ırkları ile bir karışımları yoktur. Gürcülere benzerler.
Karaçaylılar komşuları Çerkes (Adige) ve Abazaların aksine yağmacılık ve soygunculuğa önem vermezler. Hırsızlık ve dolandırıcılık kelimeleri onlar arasında nâdir duyulur. Cömert ve çalışkandırlar.
Genel olarak Kafkasya’daki en uygar toplum oldukları söylenebilir. Beylerine son derece bağlıdırlar. Fakirlere karşı cömerttirler. Zenginler fakirleri hor görmezler, onlara öküzlerini ödünç verirler.
Bashanlılar Bashan Irmağı’nın yukarı kısımlarında yaşarlar. Çegemliler Çegem ve Şavdan ırmaklarından Bashan’a uzanan yüksek karlı dağlarda yaşarlar. Malkarlılara Kabardeyler Balkar Kuşha, Gürcüler Basiyani derler. Bunlar Çerek, Psigon, Aruvan ırmakları kıyılarında otururlar. Bızıngı da Malkar sayılır. Yüksek yerlerde yaşarlar. Bunlara çok tehlikeli yollardan sonra ulaşılır”.
1848 yılında Karaçay’da bulunan Rus tarihçisi G.Tokarev onların etnik kökenlerini Kıpçaklara bağlar. Bu konuda Tokarev şunları yazmaktadır:
“Bu topraklarda Komanlar (Kuman-Kıpçaklar) yaşamışlar. Onlar kendi beylerine piramit şeklinde sivri çatılı evler inşa etmişler. Koban (Kuban) Irmağı’nın adı şüphesiz Komanlar’dan kalmıştır. Karaçaylılar Kafkasya’nın en güzel milletlerinden biridir. Bunların yüzleri Tatar, Moğol ve Nogaylarla hiçbir benzerlik göstermez. Karaçaylılar Adige (Çerkes)’lerden önce Kabardey’e yerleşmişlerdir. Kendi ağızlarından Bashan (Baksan)’dan çıktıklarına dair rivayetler dinledim”.
Ogarı Çegem Köyünde Piramit Şeklinde Mezarlar / Malkar
1850’li yıllarda Karaçay’da bulunan Rus askerî görevlisi V. Şevstov şunları yazmaktadır:
“Karaçaylılar Elbruz Dağı’nın eteğinde, yüksek yerlerde yaşarlar. Sayıları çok olmasa da çok yiğittirler. Kendileri hiçbir zaman düşmana mağlup olmazlar. Onların düşman komşuları Kuban’ın karşı tarafında Başilbiy, Tatar, Abzeh, Şapsığ, Natuhay, Besleney, Ubıh ve Abazalar, sol taraflarında ise Kabardeylerdir”.
1870’li yıllarda Rus idarecisi olarak Karaçay’da bulunan G. Petrov, onlar hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Karaçaylıların çoğu orta boylu, sağlam yapılı, esmer, geniş omuzludur. Bütün dağlılarda fark edilen açık, hayat dolu gözleri vardır. Karaçaylılar dağlarından ayrıldıklarında hüzünleniyorlar, solan çiçeklere benziyorlar. Düz yerler onlara çirkin görünüyor”.
1890’li yıllarda Karaçay’da bulunan N.Aleksandroviç Ştof, Karaçaylılar’ın müslüman oluşları ile ilgili şu bilgileri vermektedir:
“17. yüzyılın başındaki savaşa kadar Karaçaylılar, derin dağ vadilerinde putperest olarak yaşamışlar. Kırım Hanı Kafkasya’da islâm dinini yaymak için iki bölük asker göndermiş. Zelençuk Irmağı kıyısındaki Adige (Çerkes) köylerini islâm dinine sokmuşlar. Kuban Irmağı’nın başında ise şimdiye kadar hiç kimseye boyun eğmeyen Karaçaylılara rastlamışlar. Yurtlarını, hürriyetlerini korumak için Karaçaylılar Marca adlı kutsal putlarından güç alarak düşmanlarına karşı koymuşlar. Kırım Hanı’nın askerleri islâmiyeti Karaçay’a zorla kabul ettiremeden geri dönmüşler. İslâmiyet ancak 18. yüzyıl sonunda Karaçay’a girmiş”.
A.Byhan Karaçaylılar’ın müslüman oluşlarını şöyle yazmaktadır:
“Mezarlıkları taş duvarlarla çevrilidir. Teberdi yöresinde mezarların üzerinde piramit ya da daire biçiminde kalın taşlar vardır. İslamiyet 1782 yılından sonra Karaçaylılar arasında yayılmaya başlamıştır. İslâmiyeti benimsemelerine rağmen doğa üstü güçlere inanırlar. Kendilerine göre dağ tanrıları vardır. Eliya bunların en önemlisidir. O’nun şerefine törenler düzenler, dans ederler, kurban keserler. Diğer Kafkas toplumlarında olduğu gibi kutsal ağaçları ve kutsal su kaynakları vardır”
19. yüzyılda İsmail Orusbiy
1886 yılında Elbruz Dağı’na tırmanmak için Bashan vadisinin yukarı kısmında yaşayan Karaçay-Malkar soylarından Orusbiylerin köylerine gelen Rus araştırmacı S.Davidoviç, Dağlı Kabardeyler adını verdiği Karaçay-Malkar halkı için şunları yazmaktadır:
“Dağ Kabardeyleri dilleri, âdetleri ile ovada yaşayan Kabardeylerden tamamen başkadırlar. Milletin temiz kalpliliği, derin zekâsı, soylarının dağılmasına karşı koyuşları örnek alınacak derecededir. Bu tabiat çocukları ne kadar sağlıklı ve güzel bir millettir”
Kafkasya’nın Yerli (Otokton) Halkları Meselesi ve Karaçay-Malkarlılar
Konuştukları dilin Kıpçak grubuna giren bir Türk lehçesi olması ve yerel kültürlerinde Altay-Sibirya’ya kadar uzanan eski Türk kültürü özelliklerinin bulunması sebebiyle, Karaçay-Malkarlılar kendilerini Kafkasya’nın asıl yerli (otokton) halkı olduklarını ileri süren bazı unsurlar tarafından dışlanmaktadırlar. Bu düşüncede olanların görüşüne göre, Karaçay-Malkarlılar 12-13. yüzyıllarda Kafkasya’ya gelen Kıpçak Türklerinin torunlarıdırlar ve otokton Kafkas halklarının egemen kültürleri karşısında asimile olarak onların kültürlerini, gelenek ve göreneklerini kabul etmişlerdir.
Bilimsel hiçbir temeli ve dayanağı olmayan bu görüş, ilmi seviyedeki pek çok araştırmayla çürütülmüş, aksine Karaçay-Malkar halkının etnik ataları arasında yer alan Hun-Bulgar, Hazar ve Kıpçak Türklerinin Kafkasya halklarının etnik ve sosyal yapısını derinden etkilediğini, Kafkas kültürünü şekillendirdiğini ortaya koymuştur.
Antropolojik ve arkeolojik araştırmalar Karaçay-Malkar halkının etnik ve kültürel yapısının tarih boyunca çeşitli katmanlardan oluştuğunu belgelemektedir. En alt katmanı Kafkasya’nın eski halklarının meydana getirdiği Orta Kafkaslardaki Koban Kültürü meydana getirmektedir. Koban Kültürü, Kimmer, İskit, Sarmat ve Alan gibi henüz Hint-Avrupa mı yoksa Proto-Türk mü oldukları bilim dünyasında kanıtlanamamış göçebe bozkır kavimlerinin kuzeyden Kafkasya’ya girişleriyle yeni bir görünüm kazanmıştır. Bu kavimler büyük ölçüde günümüzde Karaçay-Malkarlıların ve Osetlerin yaşamakta oldukları Orta Kafkasların dar ve geçit vermez dağ boğazlarında yerleşmişler ve eski Koban Kültürü üzerine bozkır-göçebe kültürünün zenginliğini katmışlardır.
M.Ö. 7. yüzyıl ile M.S. 2. yüzyıl arasındaki bu dönemde Orta Kafkaslarda Karaçay-Malkar ve Oset halklarının kültürel temellerini atan ve etnik yapılarını biçimlendiren farklı bir süreç yaşanmıştır. Bu süreç Karaçay-Malkar ve Oset halklarının etnik yapılarındaki ve kültürlerindeki ortak ikinci katmanı oluşturmaktadır. M.S. 3. yüzyıldan itibaren Hun Türklerinin kuzeyden Kafkasya’yı istila etmeleri ve bu topraklarda hakimiyet kurmalarıyla Karaçay-Malkar halkını diğer Kafkas halklarından ayıran üçüncü etnik ve kültürel katman ortaya çıkmıştır. Kuban Irmağı boylarında egemenlik kuran Hunların Bulgar boyu bölgedeki Abhaz-Adige ve Oset halklarının atalarını derinden etkilerken, Türk dili konuşan bir etnik topluluğun Orta Kafkaslardaki temellerini de atmışlardır. Bunlar günümüzde Karaçay-Malkar etnik kimliğine sahip Orta Kafkasların sarp ve derin vadilerinde yerleşmiş olan Dağlılardır.
Karaçay-Malkar etnik ve kültürel yapısında üçüncü katmanı oluşturan Türk kökenli kavimlere Hun-Bulgar Türklerinden sonra Hazarlar ve son olarak Kıpçaklar katılmışlardır. İşte bu sebeple, Karaçay-Malkar Türkçesi ana hatlarıyla Kıpçak özelliği taşırken, onda Hun-Bulgar, Alan, Hazar, İskit izlerini ve eski Kafkas dillerinin söz varlığının kalıntılarını da bulmak mümkündür.
Kıpçak Türkçesi günümüzde Orta Asyalı Kazaklar, Karakalpaklar, Kırgızlar, İdil-Urallı Tatarlar ve Başkurtlar, Kırım ve civarında yaşayan Kırım Tatarları ve Nogaylar tarafından da konuşulmaktadır. Bütün bu halklar antropolojik açıdan Mongoloid özellikler taşımaktadırlar. Oysa ki, Karaçay-Malkarlılar antropolojik açıdan bu halklardan tamamen farklı bir görünümdedirler.
19. yüzyılda Klaproth, Tokarev, Wagner gibi Avrupalı ve Rus gezginler Karaçay-Malkarlıların antropolojik tiplerinin Tatar, Moğol ve Nogaylarla hiçbir benzerlik göstermediğini, Karaçaylıların Kafkasya’nın en güzel milletlerinden biri olduklarını yazmaktadırlar. Bu gezginler Karaçay-Malkarlılar arasında göçebe Nogay ve Tatarlarda olduğu gibi basık suratlara ve çekik gözlere rastlanmadığını kaydetmektedirler.
Antropolojik verilere göre Kafkasya halkları arasında günümüzde Kafkasion (Kafkaslı), Pontus (Karadeniz) ve Kaspi (Hazar) antropolojik tipi olarak üç farklı antropolojik tip bulunmaktadır.
Orta Kafkaslardaki Kafkasion antropolojik tipi, antropologlar tarafından Kafkasya’nın yerli kökenden gelen en eski antropolojik tipi olarak kabul edilir. İlginç olan nokta şudur ki, bu antropolojik tip Orta Kafkaslarda günümüzde Türkçe kökenli bir dil konuşan Karaçay-Malkarlılar ile İran kökenli bir dil konuşan Osetlerin mensup oldukları ve onlar tarafından temsil edilen antropolojik tiptir.
Kafkasion antropolojik tipi yerel Kafkas özellikleri taşırken, Adige ve Abhazların dahil olduğu Pontus ve Çeçen-İnguş, Avar, Lezgi halklarının mensup oldukları Kaspi tiplerinin Ön Asya’da benzerlerinin bulunması, bu iki tipin kökeninin Ön Asya ve Anadolu’ya bağlı olduğunu ve Karadeniz ve Hazar Denizi kıyıları boyunca güneyden Kafkasya’ya göç ettikleri tezini güçlendirmektedir.
Bu durumda Ön Asya ile benzerlik taşıyan Pontus ve Kaspi antropolojik tipine sahip etnik topluluklar Taş Devri sonlarında güneyden iki farklı yol izleyerek Kafkasya’ya girmişler ve yeni dil ve antropolojik özellikler taşıyan bu göçmenlerin Kafkasya’da yaşamakta olan yerli nüfusla bütünleşme süreci başlamıştır. Bu süreç sonucunda Adige-Abhaz ve Çeçen-Dağıstan halkları ortaya çıkmış ve onların etnik ve kültürel yapılarının ikinci katmanını Ön Asya ve Anadolu’nun eski halkları olan Hattiler ve Hurri-Urartular oluşturmuştur.
Karaçay-Malkar ve Oset halklarının etnik yapılarının temeli ise Orta Kafkaslardaki Kafkasion antropolojik tipinin oluşturduğu katman üzerinde atılırken, onların etnik yapılarının ikinci katmanını oluşturan Hint-Avrupa kökenli bozkır-göçebe kavimleri kuzeyden Kafkasya’ya gelmişlerdir. Orta Çağ’da yine kuzeyden gelen Türk kavimleri Karaçay-Malkar etnik ve kültürel yapısındaki üçüncü katmanı teşkil etmişlerdir.
Antropolojik araştırmalardan elde edilen sonuca göre Karaçay-Malkarlılar Kafkasya’ya özgü etnik ve sosyo-kültürel süreçler sonunda Kafkasya’da ortaya çıkmış, etnogenezleri Kafkasya’ya sıkı sıkıya bağlı bir Kafkas halkıdır. Nitekim, Rus bilim adamı V.P. Alekseyev, Karaçay-Malkarlılara Asyatik Moğol antropolojisinin karışmadığını belirtir ve Karaçay-Malkarlıların Kumuklar gibi fazla Türk unsuru karışmaksızın bir Türk lehçesini benimsemiş Kafkasyalılar oldukları sonucuna varır.
Adige (Kabardey) bilim adamı R. Betrozov’a göre Karaçay-Malkar halkı Kafkas, İran (Hint-Avrupa) ve Türk kökenli üç etnosun karışması sonucunda oluşmuş bir etnik topluluk olmasına ve dillerinde üst katmanın dili olan Kıpçak (Türk) dilinin hakim bulunmasına rağmen, antropolojik açıdan Karaçay-Malkar halkında Kafkas özellikleri baskındır.
Kafkasya’da Karaçay-Malkar tipleri

Kazim Meçiyev               İsmail Semenov
Çokka Zalihanov                   Harşım Aliyev ve eşi
Halit Toturkulov                                            Abrek Hubiyev
Abrek Hubiyev

19. yüzyıl ortalarında Kart Curt köyünde Karaçay Tamadaları

19. yüzyıl sonlarında Kart Curt köyünde Karaçay düğünü (toy)
Sovyetler Birliği döneminde ikiye ayırılan Karaçay-Malkar halkı Kafkasya’da yer alan Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi ve Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktaydı. Günümüzde Karaçaylılar Rusya Federasyonuna bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde, Malkarlılar ise Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. Karaçaylılar yaklaşık 200 bin kişilik bir nüfusa sahip iken, Malkarlıların nüfusu da 130 bine yakındır.

Karaçay-Malkarlılar Kafkasya dışında, 1943-1944 yıllarında sürgüne gönderildikleri Orta Asya’da, KazakistanKırgızistan ve Özbekistan’da yaklaşık 20 bin kişilik bir nüfusa sahiptirler. 1886 ve 1905 yıllarında Türkiye’ye göç eden Karaçay-Malkarlılar da Türkiye’de yaklaşık 20 bin kişidirler. Ankara, Eskişehir, Afyon, İzmir, Bolvadin, Turhal ve Konya - Başhüyük’te kurdukları Karaçay-Malkar Kültür dernekleri etrafında örgütlenmişlerdir. Bunun dışında, Suriye’de Şam civarında 1500, Amerika Birleşik Devletlerinde de yaklaşık 5 bin Karaçay-Malkarlı yaşamaktadır. New Jersey-Paterson’da AKBA(Amerikan Karaçay Dayanışma Derneği) adı altında bir dernekleri vardır. Rusya’da Moskova şehrinde de yaklaşık bin kadar Karaçay-Malkarlı bulunmaktadır ve Elbrusoid adlı bir kültür derneği etrafında örgütlenmişlerdir.
Türkiye’deki Karaçay-Malkar köyleri şunlardır:
Konya / Sarayönü: Başhüyük
Ankara / Gölbaşı: Yağlıpınar
Eskişehir / Sivrihisar: Yakapınar (Ertuğrul)
Eskişehir / Çifteler: Belpınar
Eskişehir / Han: Yazılıkaya
Eskişehir / Han: Kilisa (Gökçeyayla)
Eskişehir / Han: Agasar (Akhisar)
Afyon / İscehisar: Doğlat
Kayseri / Pınarbaşı: Eğrisöğüt
Tokat / Reşadiye: Çilehane
Tokat / Sulusaray: Arpacı Karaçay
Sivas / Yıldızeli: Emirler
Bunların dışında Yalova Çiftlikköy’de, Konya Ereğli’de, Tokat Turhal’da, Afyon Bolvadin’de Karaçay-Malkarlılar yaşamaktadır. İzmir’in Mehtap mahallesinde de yoğun bir nüfusa sahiptirler.

Комментариев нет:

Отправить комментарий