***
ben garip şairim her şeyden önce
her şeyden önce şair olduğum için
ve artı bir de garipliğimden dolayı
ölümü bekliyorum her saat her gün
her gün bir yeni türkü söylemek geliyor içimden
tanrının eteğine dokunmak istiyorum
fakir oldum garip oldum güldüler
küstahlık karşısında sustum sustum acemi bildiler
kaç yol sırtımdan vurdular beni
vurdular kovaladılar yordular beni
takıldım doğruldum takıldım düşmedim
gözlerim yaşla dolmadı unutuldukça adım
şair doğduğum için
ölümü bekliyorum her gün
ÇİZİM
istasyonlarından tanınır tüm şehirler
istasyonlardan geçen gece trenlerinin
hareket çizelgesinden okudum
insanların kaderini
benim kaderim yoktu ama
trenlerin hareket çizelgesinde
pıçakla sırtımdan vurdular bir keresinde bekleme salonunda beni
kendi omuzuma yaslandım
kendim yaramı sarıdım
dilimde daha kimsenin duymadığı
daha kimselerin söylemediği kelimeler
istasyonlarından ve vitrinlerinden tanınır tüm şehirler
vitrinler gösterdi bana insanların içini
kimseye özenmiyorum
beklediğim yok kimseden
istasyonlarından vitrinlerinden
duvarlara ağ örmüş ibresiz
saatlerinden
bir de mezarlıklarından tanınır tüm şehirler
istasyonlarından vitrinlerinden
ibresiz saatlerinden
bir de mezarlıklarından
korkuyorum tüm şehirlerin
sen beni unuttuğunda bu dunyada
bayramlarda kendi mezarımı ziyaret edeceğim
**
bir ayrılıktan sonra
peşime takılır başka bir ayrılık
başka bir ayrılık başka bir rüzgar
gün gelince hakk kapısını çalacağım
hakk kapısını çaldığım gibi bu dünyayı öveceğim
her zaman her yerde izler beni
ayrılıkların hüsranların en acısı vekler beni
bir ağaçta bir dalda bir çift meyvayız biz
ama ben hep unuturum
senin yüreğin elinde avuçlarının yandığı an
bu dünyanın hangi köşesinde olduğumu
belki de tüm sevdalar o büyük ayrılığa
en güzel ağıtmış
gece
bunaltıcı sıcak
yalnızlık
yalnızlık
bunaltıcı sıcak
gece
Çeviri: Oktay Hacımusalı
Комментариев нет:
Отправить комментарий