Sovyetler Birliği’ni 31 yıl boyunca demir yumrukla yöneten diktatör Josef Stalin’in kızı Svetlana Alliluyeva, sosyalizmin savunucusu Sovyet Rusya'dan kaçarak geldiği kapitalizmin kalbi ABD'de bir huzurevinde hayatını kaybetti. 85 yaşında ölen Alliluyeva, kanser hastasıydı.
Babasını, “ahlaki ve ruhani bir canavar” olarak tanımlayan ve üç kez soyadı değiştiren 85 yaşındaki Alliluyeva, Soğuk Savaş yıllarında komünizmi reddetmiş ve CIA’in yardımıyla 1967'de ABD’ye iltica etmişti.
ABD’ye kaçışı Sovyet Rusya ile diplomatik gerilime neden olan Alliluyeva, Stalin’in 1953’deki ölümünün ardından soyadını Stalina’dan, annesinin soyadı olan Alliluyeva’ya çevirmişti. Alliluyeva, ABD’de sığınma hakkı elde ettikten sonra ise Lana Peters adını aldı.
ABD’ye geldikten sonra gözlerden uzak bir hayat yaşamaya başlayan Alliluyeva'nın, Wisconsin, Richland Country’de kaldığı huzurevinde 22 Kasım’da öldüğü öğrenildi. Alliluyeva, kolon kanseriyle boğuşuyordu.
ROMANLARA KONU OLACAK HAYAT
Birçok ülkede yaşayan, Hinduizm’den, hastalığın sadece insan kafasında olduğunu savunan Christian Science mezhebine kadar birçok inanışı örnek alan ve dört evlilik yaşayan Alliluyeva, Sovyet Rusya’da geçirdiği yılları en çok satanlar arasına giren iki otobiyografisinde anlattı.
Bu çalışmalarından biri olan “Bir Arkadaşa 20 Mektup”, Alliluyeva’ya 2,5 milyon doların üzerinde bir gelir sağladı.
Gazetelere çok nadir röportaj veren Alliluyeva, 1990 yılında Independent gazetesine, hiç parası olmadığını, kitaplarından gelir sağlayamadığını ve kızı Olga ile bir başka aileyle paylaştıkları kiralık bir evde kaldıklarını, söylemişti.
New York Times'ın verdiği bilgiye göre, Alluliyeva'nın yaşadığı yerler arasında ABD'nin Wisconsin eyaletinde elektriği olmayan bir ev ile İsviçre'de bir Roma Katolik kilisesi de var. Ayrıca, 1992 yılında İngiltere'nin başkenti Londra'da, yoksul bir mahallede bulunan huzurevinde kaldığı bilgisi mevcut.
ABD-SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİNİ GERDİ
Alliluyeva’nın, ABD'ye geldikten sonra düzenlediği basın toplantısına ait bir fotoğraf, 27 Nisan 1967. |
Alliluyeva, üçüncü kocasının Sovyet yetkililerden gördüğü kötü muamelenin, Rusya’yı terk etmesinde kendisini kısmen motive ettiğini belirtmişti. Stalin’in kızının Rusya’yı terk etmesi,ABD için komünist rakibiyle toplumsal ilişkileri geliştirmek adına çok önemli bir adım olurken,Rusya adına utanç vericiydi.
Alliluyeva, New York Şehri’ne varmasının ardından, babasının rejimini eleştiren bir açıklamada bulundu: “Buraya, uzun yıllar Rusya’da imkanını bulamadığım özgür ifade için geldim.”
Bu açıklaması o dönem Sovyet Rusya’nın başbakanı olan Alexei Kosigin tarafından tepki gördü. Alliluyeva’yı, “ahlakı bozuk ve hasta insan” olarak niteleyen Kosigin, “Alliluyeva’yı bir politik amaç veya Sovyet Rusya’yı farklı göstermek için kullanmayı amaçlayanlar adına tek yapabileceğimiz şey acımak” dedi.
BABASINA KARŞI GELDİ
Alliluyeva, Stalin’in ikinci eşi Nadezhda Alliluyeva’dan olan tek çocuğuydu. Altı yaşında annesi intihar eden Svetlana'ya annesinin apandisit nedeniyle öldüğü söylendi. Svetlana acı gerçeği 10 yıl sonra öğrendi. Gençliğinde ülkesinde oldukça ünlü olan Svetlana'nın ismi binlerce yeni doğan bebeğe verildi, adını taşıyan parfüm üretildi. Rusya ziyaretinde, dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill'i ağırlayanlar arasındaydı.
İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, Svetlana ve Stalin'in arası bozuldu. Annesi hakkındaki gerçeği öğrenen Svetlana, erkek kardeşi Yakov Naziler tarafından öldürülünce iyice yıkıldı. Stalin, Naziler tarafından kaçırılan Yakov'un bir Alman generalle takas yapılması teklifini reddetmişti.
Svetlana'nın ilk aşkı, Yahudi film yapımcısı Aleksei Kapler, Stalin tarafından 10 yıl işçi kamplarında çalışmak üzere Sibirya'ya gönderildi. Stalin, savaş yıllarında bir zamanlar "minik serçem" diyerek çağırdığı kızıyla arasına mesafe koydu ve giderek kötü muameleye başvurdu. Babasının isteği üzerine Moskova Üniversitesi'nde tarih okuyan Svetlana, yine Stalin'in istekleri doğrultusunda edebiyat öğretmeni oldu, aynı zamanda İngilizce çeviriler yaptı.
STALİN'DEN YEDİĞİ TOKAT İPLERİ KOPARDISvetlana Alliluyeva , ilk evliliğini yine Yahudi olan Grigori Morozov adlı öğrenciyle yapmak istedi. Stalin, kızının talebine tokatla cevap verdi ve Morozov'la tanışmayı reddetti. Buna rağmen, henüz 18 yaşındaki Svetlana babasına karşı gelerek 1945'te Morozov ile evlendi. Iosif adında bir çocukları olan çift, 1947'de boşandı.
Üçüncü evliliğini 1964 yılında Hintli bir komünist olan Brijeş Singh’le yapan Alliluyeva, Singh'n öldüğü 1967'de eşinin küllerini serpmek için Hindistan'a gitti. Bu izni Rus yetkililerden zar zor alan Alliluyeva, Sovyet yetkililerin eşiyle evlenmesine karşı çıktıklarını ve ona kötü muamele yaptıklarını iddia etti. Eşinin küllerini serptikten sonra, ülkesine dönme kararından vazgeçerek ABD büyükelçiliğine başvurdu.
KGB ajanları, Alliluyeva'nın niyetini öğrenince Yeni Delhi'deki elçiliği kuşattı. Ancak bir CIA ajanını devreye sokan ABD, sığınma iznini çıkardıktan sonra İtalya ve İsviçre üzerinden Alliluyeva'yı New York'a getirtti. Komünistler şok olurken, Alliluyeva'nın kaçışı, 1961'de ülkeyi terk eden balet Rudolf Nureyev'in ardından en büyük "kendi kendini sürgüne gönderme" vakası olarak kabul edildi.
ÇOCUKLARI İÇİN RUSYA’YA DÖNDÜ
ABD’ye döndükten sonra William Peters ile dördüncü ve son evliliğini yapan Alliluyeva, 1973’te sona eren bu evliliğinden Olga adını verdikleri kızını dünyaya getirdi. Olga'yı yatılı okula kaydettirmek için İngiltere’ye giden ve iki yıl burada yaşayan Alliluyeva, 1984’te, geride bıraktığı iki çocuğu Iosif ve Yekaterina ile bir araya gelmek için Rusya’ya döndü.
ABD’ye bir yıl sonra dönüş yapan Alliluyeva, bir süre California'da yaşadı, ardından, 1986'da kızı Olga'yla Wisconsin'e döndü. Bu noktadan itibaren, gözlerden uzak sessiz bir yaşam sürmeye başladılar.
Geçtiğimiz yıl Wisconsin State Journal gazetesine raöportaj veren Alliluyeva, “ABD’de oldukça mutluyum… Nereye gidersem gideyim, İsviçre, Hindistan, Avustralya veya bir adaya… Her zaman babamın isminin siyasi mahkumu olarak kalacağım” dedi.
Doktor olan Iosif, Kasım 2008'de hayatını kaybetti. Yekaterina'nın ise Sibirya'nın doğusundaki Kamçatka Yarımaadası'nda volkanları araştıran bir bilim kadını olduğu biliniyor.
Bir keresinde, "Kaderinizden pişmanlık duyamazsınız... Yine de annemin bir marangozla evlenmediği için pişmanım" demişti. Geçen yıl verdiği son röportajda babası hakkında konuşan Alliluyeva, "Hayatımı mahvetti... Size anlatmak istiyorum. Hayatımı mahvetti" dedi.
RUSYA'YI DEMİR YUMRUKLA YÖNETTİ
Sovyet Rusya'nın 1941 yılında başına geçen ve öldüğü 1953 yılına kadar liderliğini yapan Josef Stalin, aynı zamanda 31 yıl boyunca Komünist Partisi'nin liderliğini yaptı. Stalin, Ekim Devrimi'nin öncüsü Vladimir Lenin'in ölümünden sonra devraldığı görevde Rusya'yı demir yumrukla yönetti. 1930'lu yıllarda on binlerce insanın öldürüldüğü ve çalışma kamplarına sürüldüğü "Büyük Temizlik" süreci, Stalin döneminin en kara lekelerinden biri olarak kabul ediliyor. Stalin, İkinci Dünya Savaşı'nda ilk önce müttefik olduğu Almanya ile girdiği savaştan zaferle çıkmayı başardı. Ruslar, Stalin döneminde başlatılan nükleer ve uzay programlarında önemli gelişmeler kaydetti.
Комментариев нет:
Отправить комментарий